Bir marka
olmak için o markanın iyi yönlerini yani artılarını belirleyip bu noktalar
üzerinde yoğunlaşmak gerekmektedir. Gaziantep şehri diyince nasıl aklımıza
baklava, fıstık geliyorsa x markası diyince de o markayı bir şeylerin
çağrıştırması gerekmektedir. İşte bu yüzden öncelikle kişinin iyi olduğu
yönleri üzerinde yoğunlaşıp onların neler olduğunun belirlenmesi gerekmektedir.
Bunun yanı sıra zayıf kaldığı noktaları da eğitimlerle, kurslarla, sıkı bir
çalışmayla geliştirilmesi lazım.
İşin en
önemli boyutlarından biriside reklamdır. Siz ne kadar marka olursanız olun ne
kadar iyi yönlerinizi belirlerseniz belirleyin bunu hedef kitleye çarpıcı ve
ilginç bir şekilde sunamazsanız yaratıcı kimliğinizden de o kadar
uzaklaşırsınız yani marka olma olgusundan çıkarsınız. Kitaptan örnek verecek
olursam I Amsterdam sloganı gerçekten markalaşmanın reklam üzerindeki en büyük
örneklerinden biridir. Ya da bir diğer örnek Las Vegas: “Burada Olup Biten,
Yaşanan Burada Kalır” sloganıyla müşterilerine güven teşkil eder ve Las Vegas
denilince akıllara bu slogan gelir.
Her zaman
doğruyu söylemek ve kamuoyuna nelerin başarılabileceğini göstermek en önemli
süreçlerdendir. Biz şu kadar zaman önce şu kadar bütçeli bir firmayken doğru
hamleler sonucunda artık büyük bir markayız… Bu olgu ne kadar çok yinelenirse
kamuoyunun da algısı o kadar çabuk değişir. Kariyer için çok çalışmak ve doğru işler yapmak
yeterli değil. Başarının yolu kendinizi bir çalışan olarak değil, bir marka
olarak görüp, kendinizle ilgili algıları yönetmekten geçiyor.
Yorum Gönder Blogger Facebook
Click to see the code!
To insert emoticon you must added at least one space before the code.